Kürt siyasetçi Ahmet Türk, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Kürtler’ ve ‘Alevi’ görüntülerini çok önemsediğini söyledi.
T24’ten Murat Sabuncu’ya konuşan Türk, TİP’in kimi kentlerde Emek ve Özgürlük İttifakı çatısı altında başka listelerle seçimlere girmesinin sandalye kaybettirme riski olduğunu söz etti.
Ahmet Türk’ün gündeme dair açıklamalarından satır başları şöyle:
LİNÇ TEŞEBBÜSLERİ: Ben geçmişte mesela kimi şeyler yaşadım. Samsun’da bir akın oldu. Süleyman Bey’den (Demirel) bütün siyasi partilerin önderlerine daha yoldayken beni aradılar geçmiş olsun dediler. Tekrar Batman’da bu türlü bir hücuma uğradım. Tekrar bütün önderler aradı. Fakat şu anda bir siyasi partinin genel başkanı linç edilmek isteniyor yahut bir atak oluyor bakıyorsunuz iktidardan, cumhurbaşkanından, iktidar mensuplarından, bakanlardan geçmiş olsun bile demeyi düşünmeyen bir periyodu yaşıyoruz. Gitgide faşizmin kurumsallaştığı bir devri yaşıyoruz. Natürel ki ileriye dönük hiçbir vakit umudumuzu kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Bunun uğraşını veriyoruz.
DÖNÜŞÜM VAR: Uzun mühlet Kürtleri yalnızlaştırma siyaseti izlendi fakat bugün görüyoruz ki bir değişim, bir dönüşüm var. Akademisyenden, sosyalistlerden, devrimcilerden Kürtlerle birlikte bir demokrasi gayretinin o ortak paha etrafında halkların buluşmasını isteyen ve bu bahiste efor gösteren bir kesitin gitgide güçlendiğini görüyoruz. Bu bize memnunluk veren bir şey.
KİMLİK SİYASETİ YAPMIYORUZ, İNKARA KARŞI ÇIKIYORUZ: Bizim talebimiz adalettir, eşitliktir. Artık doğal ki vakit zaman kimlik siyasetinden kelam edilir. Biz kimlik siyaseti yapmıyoruz ki. Kimliğimizin inkâr edilmesine karşı çıkıyoruz. Burada bir kimlik siyaseti yok. Lisanımızın yasaklanması, kimliğimizin yasaklanması, kültürümüzün yasaklanması karşısında duruyoruz. Kimliğimizi inkâr edenler aslında kimlik siyasetini yapıyor, etnik siyaset yapıyor. Bizim bu türlü bir halimiz yok.
UMARIM BU TUTUMU İKTİDARA GELDİKLERİNDE DE SÜRDÜRÜR: Hem Kürtlerle ilgili hem Alevilerle ilgili iki görüntüsünü da seyrettim. Kendisini kutluyorum. Hakikaten Türkiye’nin gerçeklerine parmak basan bir noktada olduğunu gördüm. Keşke daha evvel bunlar olsaydı, daha evvel bu sıkıntıları tartışmaya açsaydık. Toplumun bu meseleler üzerinde, Kürt sıkıntısı, Alevi sorunu üzerinde tartışabilecek bir yer yaratılsaydı daha yararlı olurdu ancak sonuç olarak kutluyorum kendisini. Sahiden çok hoş söz ederek iki probleme de parmak bastı. Umut ediyorum ki bugün ortaya koyduğu tutumu yarın iktidara geldiklerinde de sürdürür.
İKİNCİ YÜZYIL: Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye değişmek zorunda. Türkiye’nin bugün yürüttüğü siyasetin, normların kökten değişmesi lazım. Farklılıkları zenginlik gören bir anlayışın olması lazım. Bütün bunları gündeme taşıyarak ve toplumu da yavaş yavaş dönüştürerek bu meselelerin tahliline katkı sunulabilir. Elbette bir günde olacak işler değil. Zira toplumu da değiştirmek, geliştirmek lazım. Şayet toplumu değiştiremezseniz, dönüştüremezseniz pek çok sorunu çözemezsiniz. Bilhassa Kürt sorunu üzere bir sorunu. Fakat olağan ki bu sorunun bu noktaya gelmesinde siyasetçilerin büyük rolü var.
UMUTSUZLUK BAŞLAR: Kılıçdaroğlu’na hem saldırıyı, hem Kürt sorununu, Kürtlerle ilgili durumu gündeme getirmesini, hem de Alevi konusunu… Medyada çok büyük bir yankı buldu, çok büyük bir izleyici buldu. Artık bütün bunlardan sonra şayet bir kararlılık gösteremezse inanın ki toplumda tekrar bir ümitsizlik başlar. Kelamlar yerine gelmezse, iktidara gelseler bile bunun çok uzun ömürlü olacağını sanmıyorum. Bunu da açıkça söz etmek istiyorum. Yani beklentiler büyüdü. Yapılan açıklamalardan sonra toplumun, Kürtlerin, demokratların, aydınların, Alevilerin beklentileri daha da büyüdü. İşte bütün bunlara karşılık verecek bir tavrın, bir davranışın içinde olmaları bence kıymetlidir ve bu bahiste kararlılık da değerlidir diye düşünüyorum.
BANA NAZARAN YANLIŞ KARARDI: (TİP’in farklı liste kararı) Onların kararlarına hürmet gösteriyorum lakin bana nazaran yanlış bir karardı. Tıpkı ittifak içinde olsaydık daha güçlü olurduk, daha hoş bildiriler verirdik. Yan yana durmanın ehemmiyeti bu periyotta daha da muhtaçlık duyulan bir durum. Yan yana duruyoruz doğal yeniden ittifak içinde. Lakin korkarım ki burada farklı listeler birçok sandalye kaybetmemize neden olabilir. Bundan ötürü da bir kırgınlık ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Tek liste olsaydık daha keyifli olurduk. Bütün seçmenlerimiz de daha güçlü bir biçimde ortak bir iradeyi ortaya koyup çalışmaları sürdürürdü lakin sonuç olarak farklı bir parti, paha verdiğimiz dostlarımız ancak keşke tıpkı ittifak içinde olsaydık.
HÜDA-PAR AKP’YE OY KAYBETTİRECEK: Hüda -Par sabıkalı olan bir kümenin yarattığı bir siyasi parti ve bunu anlatmaya gerek yok, hepimiz biliyoruz. Hizbullah’ın bu bölgede insanları nasıl katlettiğini hepimiz biliyoruz, hatırlıyoruz. Sonuçta onun kökeninden gelen bir siyasi parti. Hizbullah’ın geçmişte Batman’da, Diyarbakır’da birtakım yerlerde devlet içindeki kimi kümeler tarafından desteklendiğini, oralarda eğitim gördüğünü de biz vakit zaman gündeme getirdik, söyledik o periyotta. Bugün de değişen bir şey yok. Yani siz bir gelenekten geliyorsanız onu sürdürürsünüz. Tahminen biraz makyaj yaparsınız lakin sonuçta muhakkak bir tabandan geliyor ve muhakkak bir kitlenin yarattığı bir parti. Ben, hele hele bu son periyotta, AKP’nin bu türlü bir kümeyle ittifak içinde olmasının, listelerine almasının AKP’ye de kaybettireceğini düşünüyorum. (HABER MERKEZİ)